9 Mayıs 2013 Perşembe

~Bölüm 12 Yangın~

Bu hiç de normal değildi. Hayalet Göl'ün yakınında hiç bir zaman köy olmamıştı, en azından varsa da Daniel görmemişti. Vetroit sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladı, arkasından da Daniel. Ashley ise tereddüt ediyordu ama orada yalnız kalmamayı seçti ve o da Daniel ile Vetroit'in arkasından geldi. Yaklaştıkça sesler arttı, sıradan havlamalar yerini çığlıklara, ağlaşmalara bıraktı. Orada neler oluyordu öyle? Daniel'ın adımları hızlandı, bir an önce olanları görmek istiyordu, sanki sesler onu kendisine çekiyordu. Oraya vardığı zaman karşılaştığı korkunç manzarayı görünce olduğu yere mıhlanıp kaldı. Sertçe yutkundu ve "Olamaz..." dedi. Hayatında hiç bu kadar tuhaf hissetmemişti, sanki, sanki bu olayları daha önce yaşamış gibi... Vetroit onun yanına geldiğinde de aynı tepkiyi verdi. Büyükçe bir köy ateşler içinde yanıyordu! İnsanlar bir o yana bir bu yana kaçışıyor, küçük çocuklar ağlaşıyordu. Daniel'ın dikkatini hemen yanında yanmakta olan bir binayı göstererek bağıran bir bayan çekti. Hemen onun yanına koştu, arkasından da Vetroit ile Ashley. Sadece kadının yanına vardıklarında ne dediğini anlayabildiler; "Oğlum! Oğlum içeride! Az önce bir kadın içeri onu kurtarmak için girdi ama çıkmadı! Lütfen, lütfen onları kurtarın!!". Daniel ve Vetroit içeriye daldılar. Vetroit sağ tarafı göstererek, "Ben buradan gideceğim, sen soldan git." dedi. Daniel sola döndü, ateşlerden kaçarak yürüdü, yürüdü ta ki henüz yanmamış olan tahtaların olduğu bir yığına varıncaya kadar. Oradan ağlama sesleri geliyordu. Daniel kulağını yığına dayadı ve seslendi, "Orada mısınız?" cevap olarak "Şükürler olsun ki birisi bizi buldu!" diye bir kadın sesi geldi. Daniel yığını ittirmeye çalıştı ve kendi kendine mırıldandı, "Kapişon yüzünden önümü göremiyorum ve bu yığını ittirmek için en az iki kişi gerekiyor, acaba kapişonu çıkararak tekrar denesem mi?" ve kapişonunu sol eliyle geriye itti. "Ahhh..." diye sessizce inlemek zorunda kaldı. Tahmin ettiği şey olmuştu. Herobrine'ın kendisine hatıra olarak bıraktığı sağ gözü yine yapacağını yapmıştı. Acıyı geçirmek için kapişonunu hızla geri örttü ve yığındaki bir tahtayı iki elini kullanarak çekti. Evet, başarmıştı! Dumanlar saçarak yıkılan yığının arkasından derin, zümrüt yeşili gözleri olan genç bir kadın ve kucağında küçücük bir çocuk göründü. Kadın gözleri ışıl ışıl olarak, "Çok teşekkürler! Size borcumu nasıl ödeyebileceğimi bilmiyorum." dedi. "Hayır hayır. Bana borçlu değilsiniz." diye karşılık verdi Daniel.Kadının güzelliği karşısında hayran kalmıştı. Zaten Daniel'in her zaman kadınlara karşı bir zaafı olmuştu ama şimdi bunu düşünecek zaman değildi, Vetroit'i de bulup buradan çıkmaları gerekiyordu. Daniel çıkışı buldu ve kadın ile çocuğu binadan çıkardı. Sonra arkasını dönerek ilerlemeye başladı ki dışarıda o küçük çocuğun annesine anlattıklarını duydu; "Anne, o binanın içinde başka birisi de vardı ve çok korkunçtu, gözleri beyaz beyaz!" Daniel'ın gözleri nefretle parladı, hınçla kapişonunu tekrar geriye attı. Acıdan korkmuyordu, ölümden de... Tam o anda karşısında bir adam gördü, beyaz gözlü. Herobrine konuştu; "Kapişonunu çıkarmakla büyük hata ettin, Daniel." dedi. Daniel sol gözünü bir kedi gibi kıstı, sağ gözünü kısmayı ise denemedi bile. "Masum insanlardan ne isti-" lafının devamını yerine getiremedi, acıyla yere çöktü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder